Rewind, renk kullanımı konusunda cesur olmayı ve ışıkla gerçekten "resim yapmayı" ilk kez deneyimlediğim projeydi. The Double Life of Veronique'un ikonik sinematografisinden ilham aldık. Renk paletimizi kırmızı, yeşil ve turuncu olmak üzere üç ana renge odakladık.

Lokasyon Zorlukları ve Yaratıcı Çözümler
Doğru mekanı bulmak çok zor oldu. Sonunda, ilginç ve kendine has karakteri olan bir daire bulduk ve kiracılar da düşük bir ücret karşılığında çekim yapmamıza izin verdiler. Ama mekan bazı sorunlar çıkardı: çok küçüktü, ekipman ve ekip için yeterli alan yoktu, banyosu yoktu ve dış mekan ışığı için sadece küçük bir balkon (yaklaşık 1 metrekare) vardı. En önemlisi, dairenin pastel tonlarındaki mavi, mor ve sarı renkler, istediğimiz renk paletiyle uyumsuzdu.
Bu sebeple dairenin rengini tamamen filtrelerinmiş ışıklarla değiştirmeye karar verdim. Çerçevede kırmızı ve yeşilin hakim olmasını istiyorduk, bu yüzden Aputure 120d lambasını kırmızı renk jeliyle kullandım ve duvarları canlı kırmızı tonlarıyla doldurdum. Bu, hem ön hem de arka planda derinlik ve atmosfer yarattı.
Oyuncunun yüzünü aydınlatmk için tungsten lamba kullandım. Ana ışıklardan biri, balkona yerleştirilmiş aynadan yansıttığımız ARRI 2K tungsten lambaydı. Tungsten ışıkları daha geniş bir dalga boyu yelpazesi yaydıklarından, bu da cilt tonlarının daha doğal ve canlı görünmesini sağladığından mümkün olduğunca tungsten kullanmaya çalışıyorum.
Bu düzeni, "gün ışığı" sahneleri için de kullandık, çünkü karlı ve karanlık bir Berlin kışının ortasında çekim yapıyorduk ve balkondan gelen güneş ışığını taklit etmek istedik.
Aynalar ve İzolasyon
Kullandığımız ana görsel unsurlardan biri ayndalardı. Aynaların Covid-19 karantinasında kendimize dönmemizi, kendimizle oynamaya başlamamızı ama aynı zamanda yalnızlık ve depresyonu simgelemesini istedik.
Ancak aynalarla çalışmak yeni zorluklar getirdi. Yansımalar, çoğu zaman arka plandaki istenmeyen unsurları ortaya çıkarıyor, bu da kompozisyonları zorlaştırıyor ve her köşeye titizlikle ışık yerleştirilmemizi gerektiriyordu. Setin geniş bir çekimi olsaydı, oldukça kaotik bir görüntüyle karşılaşırdınız—her köşeye yerleştirilmiş C-stand’ler, ışık sızıntılarını örtmek ve istediğimiz kırmızı tonlarını elde etmek için küçük dedo ışıkları ve bayrakları görürdünüz.
Oturma odasında aynalarla çekilen sahneler, ışıklandırma açısından kesinlikle en zorlayıcı olanlardı, ama aynı zamanda büyük bir öğrenme deneyimi oldu. Sıkışık bir alanda çalışıyorduk ve zamanımız tükeniyordu, bu yüzden oyuncunun yüzünü üçlü aynalar içinde nasıl aydınlatacağımı anlamam gerekiyordu. Başlangıçta ne yapacağımı bilemedim, ama sonra arkasındaki balkondan gelen ışığı kullanma fikri aklıma geldi. Işığı bir aynadan yansıttım ve başka bir aynaya yansıyarak oyuncunun yüzünü tam istediğimiz şekilde aydınlattı. Aynı ışık hem arka ışık hem ana ışık oldu.


Banyo Sahnesinin Dönüşümü
Banyodaki sahneler de başka bir zorluk getirdi. Yönetmenin evinde çektik çünkü daha geniş bir alan vardı ve bir küvet bulunuyordu. Ancak beyaz sade duvarlar, istediğimiz rüya gibi, sürreal atmosferi yaratmıyordu. Bunu aşmak için Aputure 120d kullandım ve üzerine yeşil bir renk düzeltme jeli ekleyerek farklı bir atmosfer oluşturmak istedim. Yüz ışığını ise başın üstüne yerleştirdiğim 300W tungsten Fresnel spot ışığıyla sağladım, üzerine de ekstra bir CTO jeli ekledim.
Yeşil tonları özellikle değişen algıları simgeliyordu—yalnızlığın, dünyayı görme şeklimizi nasıl değiştirdiğini. Kırmızıyla birleştiğinde ise bu renkler, o dönemin duygusal iniş çıkışlarını yansıtıyordu; içe dönme ve huzursuzluk arasında gidip gelen bir his vardı.


Sürece ve İç Güdülerine Güvenmek
Bu ve benzeri müzik videoları bana içgüdülerime güvenmeyi öğretiyor her seferinde. Ama eğitilmiş bir iç güdünüz olmalı! Sette, planlar genellikle değişiklikler gerektiriyor, ancak önceden net bir görsel dil hazırlamak çok önemli. Bu, ön hazırlık aşamasında gözünüzü eğitmeyi sürekli her çeşit görsel materyale bakarak neyi sevip neyi sevmediğinizi yönetmenle tespit etmeyi gerektiriyor. Kendinizi hedeflediğiniz renklere ve tonlara maruz bıraktığınızda, belli bir görsel konsepte sıkı sıkıya bağlı kaldığınızda setteyken kimi zaman bir açı sahne mekan değişse bile önceden kendinizi maruz bıraktığınız görseller kümesinin sizi o stile yönlendirdiğini görüyorsunuz.

Comments